
414
- Birinci kural: Asla para kaybetme.
- İkinci kural: Birinci kuralı asla unutma.
Herhalde bu iki kuralı duymuşsunuzdur. Peki kim bu Warren Buffett?
Buffett, istisnai hayatında Omaha'da kapı kapı dolaşarak Coca-Cola satmakla işe başlayıp, Coca-Cola Company'nin en büyük hissedarlığına kadar yükselmiş bir kapitalisttir.
Buffett, yatırımlarından bazılarına tutkundu. Bu tutkunun arkasında rakamlardan başka bir şey, istikrar arayışı yatıyordu.
Buffett pozisyon almak yerine ortak olmayı tercih etmiş biri. Parasını birkaç seçilmiş şirketin uzun vadeli büyümesine yatırmıştı. Yıllar boyunca da büyük oranda aynı kağıtlarda kalmıştı. Buffet için "sevdiği hisseyi satmak yaşlanan karısından ayrılmak gibi bir şeydi. İyi hisseyi satmak para için evlenmeye benzerdi. Çoğu durumda bu bir hataydı ama zengin biri için delilik sayılırdı." Fakat buna rağmen borsadaki tüm şirketlerin bilançolarını biliyordu.
Buffet: "İstediğim para değil. Para kazanmanın ve paranın büyümesini görmenin keyfi!" Buffett portföy yönetimine başladıktan sonra üçüncü yılın sonunda ortaklığının parasını ikiye katlamıştı. 35 yaşındaydı ve çok zengin olmuştu. 37 yaşında ise kişisel serveti 10 milyon $ ı aşmıştı.
Roger Lowenstein "Buffett Bir Amerikan Kapitalistinin Yükselişi" adlı eserinde bize Buffett hakkında belki de hiç bilinmeyenler hakkında bilgi vermektedir.
"Çalışmasının bir amacı vardı. Cebinde para olduğunu hissetmek için değil, büyük hedefine adım adım yaklaşmak için yapıyordu bunları.
Para onun için kanıttı, en sevdiği oyundaki skor tabelasıydı. Paranın hiçbir anlamı yoktu ve para her şeydi." Buffet: "bir hisse konusunda haklı çıkmak, satrançta mükemmel bir hamle yapmak gibi zekaya ilişkin bir şeydi." "Bir enayi ve parası her şeyden davet alır."
Kişiliği
- Onun başarısı karakteri ile ilgiliydi; yani sabır, disiplin ve mantık.
- Onu yücelten şey sonsuz özgüveniydi. Davasına sıkı sıkı sarılırdı.
- Kendi başına kalır ve bu durumdan rahatsızlık duymazdı. Çünkü ihtiyacı olduğu tek şey sakin bağımsızlıktı. Onu iyi bir yatırımcı yapan şey, duygusuz bir sesle konuşmasıydı. İster başarılı ister başarısız olsun kimsenin kendi gündemini belirlemesine izin vermezdi. İşe devam etmesini sağlayan şey; kararlılığıydı. Tek hedefe yoğunlaşmasıydı. Bir kere karar verdi mi bunu değiştirmezdi.
- "Aslında en önemli şey; her şeyini kaybedecek gibi olduğun bir anda bile sakinliğini korumak ve kendi kararlarına güvenmektir. Eğer bir hissenin değerini biliyorsanız düşüş sizi panikletmez." Bir hisseye yatırım yaptığında borsa yıllar boyu kapalı kalsa ve hissenin fiyatını öğrenemese bile yine de sahip olmaktan mutlu olacak kadar kendini güvende hissetmek!
- Her çılgınca hareketini yaparken, kendini eleştirmek gibi garip bir huy geliştirmiştir.
"Yanılıyor olabilirim ama kesinlikle şüphe içinde değilim."
Düşünceleri
- "Herkes korkak olduğu zaman açgözlü, herkes açgözlü davrandığı zaman da korkak olmaya çalışın."
- Eninde sonunda piyasa gerçek değerini bulur. O halde verdiği karara güvenen yatırımcı sakin olmalıydı.
- Birinci hedefi para kazanmak değil kaybetmemekti.
- Kaybetmekten nefret ederdi. Takım arkadaşları iyi değilse, yüksek paralarla oynamaktan kaçınırdı.
- "İnsanın hayatta yaptığı hataların çoğu gerçekten ne yapmaya çalıştığını unuttuğu zaman meydana gelir."
Buffett: "Pokerde masada her zaman masada bir enayi vardır. Etrafına baktığında enayiyi göremiyorsan o sensindir."
- Kaybedilen 30 000 dolar, sadece 30 000 dolar değil, potansiyel olarak 2 trilyon dolarlık kayıp anlamına gelir.
- Bir şeyi anlamazsam unutmayı tercih ederim.
- Kariyerini tek bir taahhüt üzerine kurmuştu: "Bay piyasanın değil kendisinin doğru olması."
- "Belki de kısacık bir süre için zengin olmak, uzun süre fakir olmaya değer."
- Çocukları devlet okuluna gidiyor, onları ne kazanacaklarına bakmaksızın sevdikleri işi yapmaları konusunda teşvik ediyordu.
- Her şeyi olasılıklar hesabıyla düşünürdü.
- "Elinde çekiç tutan kişi her şeyi çivi görür."
Her şeye tersinden bakın!
Yatırım Felsefesi
- Piyasanın dönüşünden etkilenerek kendini kalabalığa kaptıran ve kötü bir fiyata satış yapan yatırımcı en temel avantajını dezavantaja çevirmiş demektir.
- "Her yatırımcının yol ayrımına geldiği bir an vardır. İnsanın sermayesini çevresinin alaylarına rağmen bir yere teslim etmesi hiç kolay değildir."
- Graham’ ın en sevdiği teknik, net işletme sermayesinin üçte bir fiyatına yani ölü fiyatına alabileceği hisseleri kovalamaktı.
- Bir kağıdın değer kazanması için ona inanması gerekiyordu. Eğer inanırsa başka fikirlere ne gerek vardı?
- Yatırım felsefemizin temeli şudur: Asla iyi satış yapacağına güvenme. O kadar uygun fiyattan al ki ortalama bir satış bile iyi sonuç getirsin.
- Bir portföydeki kağıtların sayısı arttıkça, portföy daha çok borsa ortalamasına göre davranır.
- Karın yatırılan sermayeye oranına bakıyordu.
- Kötü risk yoktur kötü oranlar vardır. 5000 doları da 5 milyon doları da aynı cetvelle ölçerdi.
- Havayolu şirketlerinin dinamiğini kavramış, çok büyük rekabet, yüksek sabit maliyetler ama yine de yatırım yapmıştı.
Bir şirketi değerlendirirken, aynı sektörde çalışmak için yeterli sermaye, personel ve tecrübeye sahip olsaydı, o şirketle rekabete girdiğinde kendini ne kadar rahat hissedeceği sorusunu sorardı.
- Güçlü daha da güçlenir. Birçok şehirde zayıf gazeteler batarken güçlü gazetelerin daha da güçleneceğini iyi biliyordu. Boş çuval dik durmaz.
- Bir şirketin işletmesini beğenmiyorsa onu neden alsındı ki?
- Yüksek hisse senedi fiyatları onun için her zaman sorun olmuştu. Yatırımcıların akılsızca birbirini taklit ettiği her yerde risk vardı. "Diğerleri korkarken sen tamahkar ol."
Yatırımcılar neden satarlar? Çok basit: hissenin daha da düşmesinden korktukları için. Onları korkutan şey başkalarının da satma ihtimaliydi.
Para; sağlık durumunuzu ya da insanların sizi ne kadar sevdiğini belki değiştirmez ama daha ilginç ortamlarda bulunmanızı sağlayabilir.